Konya İmsakiye | |||||||
TARİH | İMSAK | GÜNEŞ | ÖĞLE | İKİNDİ | AKŞAM | YATSI | |
20.04.2023 | 04:34 | 06:02 | 12:54 | 16:37 | 19:36 | 20:58 |
Mübarek Ramazan ayının son günlerinden bir gün.
Allah’ın Resulü, kırk yaşında. Vahye muhatap olacak manevi kıvama ulaşmak için geçirdiği, hazırlık mahiyetinde ki altı aylık zaman sona ermiş.
Resul-i Ekrem Efendimiz, mûtâdı üzere Hirâ Mağarası’nda tefekkür ve niyaz ile meşgul.
Burası onun için bir sığınak. Hakka açılan kapı burası. O gece biraz farklı sanki gökyüzü, farklı Mekke…
Olacaklardan habersiz Hz. Âmine ve Hz. Abdullah’ın, mübarek oğlu.
O gece mağaraya gelen vefalı eşi Hatice değil.
O gece gelen başka daha önce görmediği.
Gelen Cebrail (a.s.) ve hitabı Hazret-i Peygamber’e:
“–Oku!”
Peygamber Efendimiz:
“–Ben okuma bilmem!” karşılığını verince O melek, Hazret-i Peygamber’i tâkati kesilinceye kadar sıktı. Sonra yine:
“–Oku!” dedi.
Efendimiz yine:
“–Ben okuma bilmem!” cevâbını verdi. Cebrâîl (a.s.) ikinci kez O’nu takati kesilinceye kadar sıktı. Sonra tekrar:
“–Oku!” dedi.
Hazret-i Peygamber yine:
“–Ben okuma bilmem! (Ne okuyayım?)” dedi. Cebrâîl (a.s.) Hazret-i Peygamber’i üçüncü defâ da sıkıp bıraktı.
“Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aleka’dan yarattı. Oku, Rabbin nihayetsiz kerem sâhibidir. O, kalemle yazmayı öğretti. İnsana bilmediği şeyleri öğretti.” (el-Alak, 1-5)
Bu emr-i ilâhî ile Allah’ın Resul’ünün şahsında bütün insanlığa Rabbin en büyük lütfu olan Kur’an-ı Kerîm’in nüzulü başlamış oldu.
Hazret-i Peygamber, sema kapılarından yeryüzüne rahmet ve şifa olarak nüzul etmeye başlayan Kur’an-ı Mübin’den ilk olarak bu ayet-i kerimeleri telakki etti. Cebrail (a.s.) ayrılıp gidince, vahyin haşyetinden yüreği titreyerek Hazreti Hatice validemizin yanına döndü:
“–Beni sarıp örtünüz; beni sarıp örtünüz!” buyurdu.
Hiradan evine hangi halet-i ruhiye ile geldi bilinmez. Yürüdü mü, koştu mu, kendi mi geldi yoksa getirildi mi ama öyle birine sığındı ki ancak O rahatlatabilir içini ancak o suküt ettirebilir titreyen yüreğini
Son peygamber, ilk ve tek ümmet, ilk ayetler ve mütevazı bir ev…
Bir müddet istirahat ettikten sonra, başına gelen bu hâli, birlikte insanlığa numune, nezih bir aile hayatı yaşadığı Hatîcetü’l Kübrâ annemize anlattı. Endişeli bir şekilde:
“–Yâ Hatîce! Şimdi bana kim inanır?” dedi.
O mübârek zevce, Hazret-i Peygamber’e:
“Allah’a kasem ederim ki, Allah Sen’i hiçbir vakit utandırmaz, mahcup etmez. Çünkü Sen, akrabanı himâye edersin, işini görmekten âciz olanların ağırlığını yüklenirsin, fukaraya infak eder, kimsenin yapamayacağı kadar iyilikte bulunursun, misafire ikram edersin, Hak yolunda zuhur eden hâdiselerde halka yardım edersin...
Ey Allah’ın Elçisi! Sen’i (evvelâ) ben kabul ve tasdik ederim. Allah yoluna önce beni dâvet et!”
Diyerek kendisini ilk tasdik eden ve ilk destekleyen oldu. Yâni Hazreti Hatice validemiz, bir bakıma O’na lisân-ı hâl ile:
“–İyilik, ancak iyilik getirir! İhsânın karşılığı ihsândan başka ne olabilir ki!” demekteydi. Böylece o, Resulullah’ın tertemiz ve nezih mazisini ve üstün ahlakını apaydınlık bir istikbâlin müjdecisi ve gerekçesi olarak değerlendirmekteydi. O peygamber değilse başka hiç kimse olamazdı çünkü…
Allah Resulü böylesine yüce bir şahsiyete duyduğu sevgi ve minneti yıllar sonra şu naif ve vefa dolu cümlelerle ifade edecektir;
“Allah bana Hatice’den daha hayırlısını vermemiştir. Herkes benim peygamberliğimi inkâr ederken O bana iman etti. Herkes benim yalancı olduğumu iddia ederken O beni tasdik etti. Kimse bana bir şeycik vermezken o malını mülkünü benim emrime verdi. Üstelik Allah bana ondan çocuklar nasip etti.”
Ve son dinin, son kutsal kitabı Kur’ân-ı Mübîn indirilmeye başladı…
Bir insana indirildi O’NU peygamber kıldı.
Bir ayda indirildi onu mübarek kıldı.
Bir günde indirildi onu bin aydan hayırlı kıldı.
Bir beldeye indirildi O’nu mükerrem kıldı.
Bir mağaraya indirildi onu nurlu kıldı.
Ve indirildiği ve indirileceği her gönlü imanlı ve cehennemden azatlı kıldı.
Asırlar sonra biz de bu mübarek gece de; sırtımız da bin bir günah ve veballe deriz ki;
‘’Ey Allah’ın Elçisi! Seni biz de kabul ve tasdik ederiz. Allah yoluna bizi de dâvet et!”
GÜNÜN AYETİ
“Bu Kur'an, âyetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.”
(Sâd Sûresi, 29)
GÜNÜN HADİSİ
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:
“Zenginlik mal mülk ile değildir. Asıl zenginlik gönül zenginliğidir”
(Buhârî)
GÜNÜN SÖZÜ
Bir elbise ile kalp kırdın mı aynı elbise ile gönül al ki,
Elbisen senden şikayetçi olmasın.
*
Bir yerde bir günah işlediğinde aynı yerde hemen tevbe et ki Günah işlediğin yer günahının şahidi olmasın.
*
İbnû'l Arabî
MESNEVİDEN
Dostların en azizi, öğüt veren akıldır; düşmanların en kötüsü de nefs-i emmaredir."
(Hz. Mevlânâ/72. Mektup)